Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına ilişkin yeni bir açıkladı. Yapılan düzenleme ile 23 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla KKM hesap açma ve yenileme işlemleri sonlandırılacak. YUVAM hesapları ise bu kapsamın dışında tutuldu.
Karara göre söz konusu tarihten önce açılmış olan KKM hesapları vadesi sona erdiğinde kapatılacak ve ilgili tebliğler yürürlükten kaldırılacak. Böylece, KKM’ye geçiş ve yenilemeye ilişkin daha önce konulan toplam hedefler de artık ortadan kalkmış oldu.
KKM’nin Devreye Alınma Süreci
KKM, Aralık 2021’de devreye alınarak Türk lirası mevduatlarını cazip hale getirmeyi ve kur oynaklığı karşısında yatırımcıları korumayı amaçlamıştı. Özellikle 2022–2024 döneminde yatırımcıların TL’de kalıcılığını sağlamak için büyük bir rol oynadı.
Ancak 2024–2025 yıllarında TCMB, kademeli bir geçiş süreci başlattı. Yeni açılışlara sınırlamalar getirildi, hedefler esnetildi ve kademeli olarak sistemin küçültülmesi sağlandı.
Kur Korumalı Mevduat Bakiyesindeki Düşüş
Son açıklanan BDDK verileri, Kur Korumalı Mevduat’ın sistemdeki ağırlığının artık oldukça sınırlı hale geldiğini gösteriyor.
- Ağustos 2023: KKM bakiyesi 3,4 trilyon TL (yaklaşık 128 milyar dolar) ile zirveye ulaştı.
- Ağustos 2025: KKM bakiyesi 441 milyar TL’ye (10,8 milyar dolar) kadar geriledi.
Bu rakam, TL mevduatlar içindeki payın sadece %3’üne karşılık geliyor. Dolayısıyla KKM, finansal sistemde eski etkisini kaybetmiş durumda.
Kararın Önemi ve Beklenen Etkiler
KKM’nin tamamen sonlandırılması, para politikası aktarım mekanizmasının sadeleşmesi açısından önemli bir adım olarak görülüyor.
- TCMB’nin faiz politikasının daha net işlemesi, para politikası etkinliğinin artması bekleniyor.
- TL mevduatlarda normalleşme hızlanabilir, bankacılık sektöründe daha öngörülebilir bir mevduat yapısı oluşabilir.
- Döviz koruması olmayan alternatif TL ürünlerinin cazibesi ön plana çıkabilir.
KKM, geçiş dönemi aracı olarak önemli bir rol oynamış olsa da günümüzde sistemdeki ağırlığı artık sınırlı hale geldi. TCMB’nin bu kararı, para politikası çerçevesinde sadeleşme yönünde kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Önümüzdeki dönemde TL mevduatlarda kalıcı güvenin sağlanması ve faiz politikasının daha etkin işlemesi bu sürecin başarısı açısından belirleyici olacak.